KRONİK VİRAL HEPATİTLER ÖNLENEBİLİR VE TEDAVİ EDİLEBİLİR HASTALIKLARIDIR.
Prof Dr Neşe DEMİRTÜRK
Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi
İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı
Dünyada her yıl yaklaşık 1 milyondan fazla kişi, bulaşıcı karaciğer iltihabı yapan kronik viral hepatit hastalığına bağlı, siroz ve karaciğer kanseri nedeni ile yaşamını yitirmektedir. Ülkemizde de, karaciğer nakillerinin en önemli nedeni kronik hepatit B ve kronik hepatit C hastalıklarıdır. Kronik hepatit B hastalığından korunmak için neredeyse yüzde yüz etkin ve güvenli bir aşının, kronik hepatit C hastalığı için ise tam iyileşme sağlayan etkin tedavilerin varlığına rağmen, bu hastalıklar, tüm dünyanın önemli halk sağlığı sorunları arasındaki yerini korumaktadır.
Neden bu hastalıklardan kutulamıyoruz?
Ne yazık ki tüm dünyada viral hepatiti olan 325 milyon insandan neredeyse 300 milyonu hepatit B veya hepatit C olduğunun farkında değil. Ülkemizde, çoğu henüz tanı almamış 3,5 milyon hepatit B ve 750 bin civarında da hepatit C hastası olduğu tahmin edilmekte. Bu nedenle viral hepatitli hastaların tespiti ve tedavisi, kronik viral hepatitlerle savaşta kilit noktayı oluşturmaktadır.
Viral hepatit yapan etkenler, ayrıntılı olarak tanımlanmış olan tanı testleri ile kolaylıkla saptanabilmektedir. Birçok hastanede yapılan, basit bir kan testi ile bu hastalıklar teşhis edilebilmektedir. Ancak kronik viral hepatitler, karaciğeri tamamen harap edip hastalık son aşamaya gelene kadar, hastaları hekime getirecek kadar belirgin yakınmalara yol açmadıkları için, hastalar genellikle tesadüfen saptanır. Bu durum da, birçok hastanın, hastalığının farkında olmadan yaşamını sürdürmesine neden olmaktadır.
Toplumda hepatit B ya da C hastası olduğunu fark etmeden yaşayan kişiler, hastalıklarını ilerlemeden durduramamalarının yanında, diğer insanlar için de bulaş kaynağı oluşturmaktadır. Hepatit B ve C virüslerinin en önemli bulaş yolu, hasta insanların kanının hasta olmayan kişilere bulaşmasıdır. Bir diğer önemli bulaş yolu ise, hepatit B ya da C taşıyan kadınların, gebelikleri sırasında bu virüsleri bebeklerine geçirmeleridir. Kronik B ve C hepatiti olma olasılığı en yüksek olan riskli gruplar sağlık çalışanları, HIV pozitif olan kişiler, damar içi ilaç bağımlıları, biyokimyasal karaciğer testlerinde (AST, ALT) açıklanamayan bozukluk olan kişiler, ailesinde hepatit B ya da C hastalığı olanlar, hemodiyaliz hastaları ile devamlı yorgunluk, halsizlik hisseden ancak bunu açıklayacak başka bir hastalığı olmayan kişiler olarak sayılabilir.Ayrıca berberde manikür, pedikür yaptırmak, kulak deldirmek, piercing taktırmak, hacamat, ozon terapi gibi kan bulaşının olabileceği tamamlayıcı tıp uygulamaları da, eğer hijyenik koşullarda yapılmıyorsa, bu hastalıkların bulaşı açısından risk yaratırlar. Riskli gruplarda yer alan kişilerin, hiçbir şikayetleri olmasa bile, hepatit B ve C hastalıklarını araştırmak için tarama testi yaptırması, hem kendi sağlıkları hem de toplumsal sağlık açısından büyük önem taşımaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü viral hepatitlerin azaltılması için, 2016 yılında 194 ülkenin katılımıyla 2016-2021 yılları arasında uygulanacak olan bir “eliminasyon programı” başlattı. Bu programın hedefi 2030 yılına kadar viral hepatitlere bağlı ölümlerin %65, yeni olgu sayısının ise %90 azaltılması olarak belirlendi. Bu hedefe ulaşmak için DSÖ tarafından öncelenen konular; yenidoğanlarda HBV aşılaması, HBV taşıyıcısı annelerden bebeklere geçişin engellenmesi, güvenli kan transfüzyonları, güvenli enjeksiyonlar, damar içi ilaç kullanıcılarında enjektör paylaşımının engellenmesi, kronik HBV ve HCV hastalarının tanı ve tedaviye ulaşımının sağlanması olarak seçildi. Ülkemiz de bu programın içinde yer almaktadır. Sağlık Bakanlığı tarafından 2017 yılında, 2018-2023 yılları arasını hedefleyen “Türkiye Viral Hepatit Önleme ve Kontrol Programı” yayımlandı. Bu program çerçevesinde; toplumun viral hepatitlerin bulaş yolları ve korunma konularında bilgilendirilmesi, yüksek riskli grupların tanımlanması ve bu kişilerde viral hepatit taramalarının gerçekleştirilmesi, ülkemizdeki gerçek hasta sayısının belirlenmesi için hepatit takiplerinin etkin şekilde yapılması, hastaların tespiti ve sonrasında da tedavi için doğru yönlendirilmelerinin sağlanması amaçlanmaktadır.
COVID-19 pandemisi viral hepatitlerin kontrolü hedeflerine ulaşmamızı zora soktu.
2020 yılı başından bu yana, COVID19 pandemisinin tüm dünyayı nasıl derinden etkileyip değiştirdiğini hep birlikte izliyoruz. Ve ne yazık ki görünen o ki pandemi savaşımız uzun bir süre daha devam edecek. Bu süreçte diğer kronik hastalıklar gibi kronik viral hepatitler de varlığını sürdürecek. Sadece pandemi odaklı yaşamaya başladığımızda tedaviye ihtiyacı olan diğer hastaların ihmal edilme olasılığı doğuyor. Unutmayalım, ilerleyen kronik viral hepatitler karaciğer kanserine yol açarak önemli bir ölüm nedeni olabilir. Oysaki saptandığında, son derece etkin tedavilerle karaciğeri korumak siroz ya da kanser gelişimini engellemek mümkün.
Hasta kişilere ulaşmanın en önemli yollarından biri toplumdaki farkındalığı her platformda arttırmaya çalışmak. Hastalara ulaşıp tedavi etmeyi, riskli kişilere de ulaşıp aşı ile korumayı başarabilirsek, viral hepatitlerden tamamen kurtulmak, mümkün olabilecek bir hedeftir.