Kıymetli Okurlarımız,
AFSİAD olarak Yayın hayatına kazandırdığımız AFSİAD TREND dergimizin yeni sayısı ile son dönemde Dünya üzerinde ekonomik, siyasi ve kültürel alanlarda yaşanan değişim ve dönüşümler, küreselleşme süreçlerinin Afyonkarahisar ekonomisi özelinde bölge ve Türk iş hayatına yansımalarını aktarma imkanı bulmanın onurunu yaşıyoruz.
COVID-19 salgınının tüm dünya üzerindeki tehdidi devam ederken insanlık olarak bu tür bir salgına hazır olmadığımız acı bir şekilde ortaya çıktı. Dünya çapında pek çok ülke COVID-19 ile başa çıkmaya çalışıyor. Hayatın bir virüs yüzünden bir anda durmayacağı hepimizin malumudur. İnsanlık, tarih boyunca karşılaştığı farklı sorunlarla başa çıkmak için değişik yöntemler geliştirmiş, pandemi sürecinde de soruna çözüm olarak teknolojinin değeri daha da öne çıkmıştır. Çalışma şekilleri daha fazla teknoloji ile entegre hale gelmiş, eğitim eve taşınmış, yeni davranış biçimleri ve ekonomi modelleri gelişmiştir.
Şu anda dünyanın yaşadığı krizin ekonomi kaynaklı olmadığını, salgının insan sağlığına tehdidi sürerken yol açtığı iktisadi sorunlarında derinleşerek devam ettiği ve belirsizliğin hakim olduğunu görmekteyiz. Aniden ortaya çıkan bu ekonomik şoku doğru hamlelerle lehine çeviren ülkeler kazançlı çıkacaktır. Salgın sürecinde tedarik merkezlerinin ve bu merkezlerin yakın olmasının öneminin bir kez daha ortaya çıktığını, Avrupa ve ABD’nin daha önce Çin’den tedarik ettiği bir çok ürüne ulaşımının zorlaştığını yada imkansız hale geldiğini görmekteyiz.
Bu durum ABD ve Avrupa ülkelerini tedarik merkezleri konusunda tekrar düşünmeye itti. Tedarik merkezlerinin yakınlığı, lojistik ve ulaşım açısından ürünlerin sorunsuz ulaşması gibi kriterler öne çıkıyor. Türkiye; doların değerlenmesi, Avrupa ülkelerine yakınlığı, güçlü ulaşım ve lojistik ağı, hızlı üretim gücü ve benzeri özellikleriyle Avrupa için Çin’in yerine alternatif bir üretim merkezi olmaya en güçlü adayların başında geliyor. İş gücü, lojistik anlamda yakınlık, doların değerlenmesiyle mal fiyatlamasında oluşacak avantajlar açısından cazip bir üretim merkezi olma potansiyeline sahibiz. Bu fırsatı değerlendirmemiz çok önemli.
Türkiye’nin ABD ve özellikle Avrupa pazarı için coğrafi konum itibariyle oluşan avantajı değerlendirmesi gerekli. Türkiye’nin hemen hemen tüm bölgelerinden kesintisiz bir şekilde Avrupa’ya kadar ulaşan demir yolları da mevcut. Yani Türkiye; Avrupa ülkelerine 2-3 saatlik uçuş mesafesindeki hava yoluyla, demir yoluyla ve yaygın kara yolu ağıyla Çin’e ve diğer rakiplerine göre çok daha uygun maliyetle ve kısa sürede mal ulaştırabilir.
Ayrıca Çin iç piyasasında talebin ve tüketimin artması nedeniyle fiyatlar yukarı yönlü hareket etmekte. Bu durum da Avrupa’nın bazı ürün guruplarında Türkiye’yi tercih etmesine neden olabilir. Türkiye, Avrupa’da Çin pazarının önüne geçmek için katma değerli ürünlere daha çok ağırlık vermeli. Ekonomimizin tamamına yakınını KOBİ’ler oluşturuyor. Bu şirketler toplam ihracatımızın yüzde 59’unu ve toplam istihdamın yüzde 76’sını gerçekleştirirken, dünyanın kullandığı yüksek teknolojinin ancak yüzde 0,4’üne sahipler. Avrupa ve ABD pazarı için ciddi nitelikte pazar payı elde etmek için KOBİ niteliğindeki şirketlere ayrı bir teknoloji geliştirme programı uygulanmalıdır.
ABD ve özellikle Avrupa Ülkeleri için üretim üssü olmaya aday en güçlü ülke Türkiye’dir. Sahip olduğumuz Devlet ve özel sektör sinerjisiyle dünyada birçok sektörde rekabet ortamına hızlıca girmeye hazır olduğumuzu düşünüyorum.
Hepinizi en kalbi duygularımla şahsım ve tüm AFSİAD Ailesi adına muhabbetle selamlıyorum.