İtalya Büyükelçisi’nin AFSİAD Trend dergisi için kaleme aldığı makale
İtalya ve Türkiye, mükemmel bir siyasi diyaloğa, her iki Ülkede de çok önemli düzeyde karşılıklı yatırımlarla birlikte sürdürülen sağlam ve dinamik bir ikili ticarete ve süregelen kültürel bağlara dayanan, uzun soluklu ve verimli ilişkilere sahiptir.
Covid-19 salgınının neden olduğu ciddi ekonomik kriz sürecine rağmen, bu yılın başında Türkiye ile İtalya arasında kaydedilen ticaret hacmi, zaten önemli bir performans gösteren 2020 yılının ilk çeyreğine göre %20’lik bir artış göstermiştir. Nisan ayında İtalya, 2020 yılının ilk dört ayına göre %36,5’lik bir artışla toplam ticarette 7,2 milyar kaydederek, Türkiye’nin Avrupa’da ikinci ve dünya çapında ise beşinci ticari ortağı konumunu bir kez daha teyit etmiştir. İtalya’nın Türkiye’ye ihracatları 3,64 milyar (+ 34.9%) tutarında olurken, Türkiye’nin İtalya’ya ihracat hacmi ise 3,56 milyar (+ 38.3%) oldu. Bu rakamlar İtalya’yı, Çin, Rusya, Almanya ve Amerika Birleşik Devetleri’nden sonra Türkiye’nin en önemli beşinci tedarikçisi ve Almanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık’tan sonra dördüncü müşterisi haline getiriyor. Türkiye’den İtalya’ya ihraç edilen başlıca mal türleri sırasıyla; otomotiv traktör ve yedek parça, makine, demir çelik, meyve, yüksek hassasiyetli makineler ve elektronik ürünlerdir. İtalya’nın Türkiye’ye yaptığı ana ihracat kategorileri ise sırasıyla; makine, otomotiv traktör ve yedek parçalar, plastik malzemeler, yüksek hassasiyetli makineler ve elektronik ürünler, tıbbi ürünlerdir.
Buna ilave olarak, 2021 yılının ilk dört ayında Türkiye’nin, ana ticari ortağı olan AB ile ticareti 43,2 milyar ABD dolarından 57,4 milyar ABD dolarına kadar (+32, 9%) yükseldi. İtalya ise 2020 yılında 1 milyar dolara yakın doğrudan yatırımla Türkiye’deki ilk yabancı yatırımcı oldu. Bu durum, İtalyan şirketler açısından Türkiye pazarının öneminin ve önemli iş fırsatlarının ortaya çıkabileceğinin bir başka somut örneğidir. Son olarak ise, yüksek becerileri ve son teknolojileri sayesinde Türkiye pazarında başarılı bir şekilde faaliyetlerini sürdüren ve birçok ortak girişimleri de kuran, yaklaşık 1.600 İtalyan şirketi faaliyet göstermektedir.
Bütün bunlar, ekonomilerimizin birbirine nasıl bağlı olduğunun bariz göstergeleridir. Ticarette kaydedilen büyüme, toparlanma için belirleyici bir unsur olup güçlü bir şekilde desteklenmesi gerekir. Bu bağlamda, Türkiye ekonomisinin 2021 yılı için büyüme tahminleri (IMF’ye göre +%6) geleceğe olumlu bir bakış açısıyla bakmamızı sağlıyor.
İtalyan şirketler, Türkiye’de, aralarında imalat, otomotiv, tarımsal gıda, altyapı, finans, kimya, hizmet, enerji ve savunma gibi pek çok farklı sektörde faaliyet göstermektedir. Bu geniş sektör yelpazesi, ekonomik ilişkilerimizin süregelen niteliği ve her iki Ülkemizin sanayii sistemlerinin birbirine güçlü bağımlılık derecesini iyi bir şekilde yansıtmaktadır. Özellikle pandemi sonrası toparlanmanın orta-uzun vadeli perspektifinde, Türkiye ile devam eden ekonomik ilişkilerden doğabilecek pek çok belirgin fırsatlar bulunmaktadır. Endüstrilerin Uzak Doğu’dan tekrar Avrupa’nın içine taşınması hususunda var olan eğilim ışığında da, Türkiye’ye odaklanmaya devam etmemizin önemli olduğuna inanıyorum.
ŞİŞECAM ve Yilport tecrübelerinin de kanıtladığı gibi İtalya, Türk Şirketleri için de iyi yatırım ve satın alma fırsatları sunabilir. Bu nedenle, 2015 yılında İstanbul’da kurulan Uluslararası DYY destek ofisi gibi amaca özel araçlar da vasıtasıyla, Türk yatırımcılarını memnuniyetle karşılıyoruz.
Kişisel fikrimce, yakın gelecekteki İtalya-Türkiye iş ilişkilerine yönelik stratejik bir yaklaşımın, aşağıdaki 3 kilit hususa odaklanması gerekir:
1) Karşılıklı Bilgi: Bir yandan İtalya’nın yenilikçilik alanında bir öncü ve üretimde bir güç olarak Türkiye’deki imajını iyileştirmede, diğer yandan da İtalya’da güçlü ve dirençli bir sanayii sistemi olan, modern, Avrupa’ya bağlantılı bir Türkiye imajını tanıtma hususunda da yapılabilecek hala pek çok şey bulunmaktadır. İtalya’nın Türkiye’deki Kurumsal Ağı’nın önceliği; İtalyan teknolojisi Türkiye’nin artan yenilikçilik talebine bir yanıt sağlayabileceği bilinciyle, mevcut olan çok sayıdaki şirketleri desteklemek ve Ülkemizin en modern yüzünü daha iyi tanıtmaktır.
2) Yenilikçilik: Pandemi sürecinden toparlanma aşamasında dünyanın, bizi mümkün olduğunca hızlı bir şekilde yeni bir çağa götürebilecek akıllı çözümlere ihtiyacı olacaktır. Türkiye teknoloji sektöründe, yatırım için iyi fırsatlar sunabilen, büyüyen bir yenilikçi start-up ekosistemine sahiptir. Olası tüm işbirliği fırsatlarından yararlanabilmemiz için, her iki Ülkemizde büyüyen yenilikçi işletmeler arasında bağlantılar oluşturmak önemlidir. Bu bağlamda Büyükelçiliğimiz, yakın zamanda, söz konusu bilgi alışverişi için faydalı bir platform haline gelebilecek bir “İnovasyon Günü” düzenlemeyi planlamaktadır.
3) Sürdürülebilirlik: Avrupa Yeşil Anlaşması’nın, Türkiye ile İtalya arasındaki sanayi ve ticari bağların geleceği üzerinde etkiler yaratması kaçınılmaz olacaktır. Hepimizin bu meydan okumayı kabul etmesi ve “yeşil dönüşüm” olarak adlandırılan süreç içinde yer alan en iyi iş fırsatlarını keşfetmesi gerekir. Özellikle hedef odaklı yatırımlar ve planlama yoluyla, Türk şirketleri için AB pazarında ortaya çıkabilecek ticari fırsatları vurgulayarak, sanayi üretim alanında sürdürülebilirliğin artan öneminin yerel iş topluluklarında tanıtılması büyük önem taşımaktadır.