AFSİAD’ın Bana Düşündürdükleri
2020 yılı baharında, AFSİAD Başkanı Değerli Kardeşim Kadir Sayın’ın daveti üzerine Afyon’da konuğunuz olmuş ve sizlerle sohbet etme olanağım olmuş idi, bu kez de derginiz aracılığı ile sizlere hitap etme fırsatı bulduğum için mutluyum.
Ömrümün ilk yıllarını Anadolu’nun köy ve kasabalarında yaşamış, il merkezinde hayatı 6. sınıftan sonra görmüş, öğretmen bir ailenin çocuğu olmanın sonrasında 46 yılı bulan meslek hayatımın ilk yılları banka müfettişliği görevi ile yurdumuzun çeşitli il ve ilçelerinde bulunarak, ekonomik ve sosyal hayatı gözleyerek ve değerlendirerek geçti.
Bankacılıkta ikinci yılım olan 1977 yılı yazında iki ay süre ile Afyon’da da bulundum, ömür boyu sürecek dostluklara, ilişkilere sahip oldum.
Bilgi ve deneyimlerimin sosyoekonomik, siyasi ve yapısal boyutta ulaştığı durumu ve geleceğe dair genel düşünce perspektifimi sizlerle olabildiğince kısa bir biçimde paylaşmak amacı ile yazıyorum.
Öncelikle çoğumuzun doğduğu 20. Yüzyılın; devlet, ulus devlet, demokrasi, kapitalist üretim tarzı, kentleşme olgularına; daha sonra da içinde bulunduğumuz 21. Yüzyılın globalleşme, bireyselleşme, bilişim (özellikle internet bağlantılı), iletişim, ulaşım olgularına dikkat çekmek istiyorum.
- Yüzyılda gelişen devlet kavramı, vatandaşların hak ve sorumluluklarını, devletin görevlerini ve toplumun müşterek amaçlarını, vatandaş ve devlet ilişkilerini tanımladı ve bu ilişkiler özellikle halkın tercihlerine ve temsiline dayanan demokratik, laik hukuk devletlerinde toplumsal mutabakat ile gelişti, yerleşti.
Türkiye Cumhuriyeti de 20. Yüzyıl boyunca bu doğrultuda gelişti, yurttaşlar çağdaş uygulamalardan bilgi ve hak sahibi oldu, yararlandı. Toplumsal kalkınma konusunda önemli gelişmeler elde edildi (Bkz.)
Cumhuriyetin İktisat Tarihi Prof.Dr. Oktay Yenal, Mustafa Kemal Atatürk’ün Ekonomide Tam Bağımsızlık Anlayışı ve Üretim Heyecanı, İhsan Tayhani).
Osmanlı İmparatorluğu döneminde dünya uygulamalarının çok gerisinde kalan ekonomik kalkınma Genç Cumhuriyetin bağımsızlık yolunda en büyük hedeflerinden biri oldu.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Siyasi Bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlık ile taçlanır ” şeklinde günümüz Türkçesi ile ifade edebileceğimiz görüşü herhalde herbir birey ve kurum için temel bir prensiptir.
Ekonomik açıdan bağımsız olmayan, olamayan bireyin de, kurumun da, devletin de sağlıklı ve arzu ettiği yönde bir performansının olması hele de başarılı ve çağdaşlarına/emsallerine/rakiplerine ayak uyduracak bir kabiliyetinin olması olanaksızdır.
Siyasi ve ekonomik bağımsızlığın devlet ve bireyler açısından öneminin başlıca örneklerinden biri afyon üretiminin yasaklanması ile Afyon ilimiz özelinde yaşanmıştır. Bu değerlendirmemi hemen paylaşmamanızı, konuyu internetten araştırıp kendi kararınızı vermenizi rica ediyorum.
Afyon İli özelinde verdiğim yukarıdaki örneğin birçok benzerini hepimiz günlük hayatımızda her boyutta görebiliriz.
Rusya ile yaşanan uçak, Avrupa ile yaşanan mülteci, İşid ile yaşanan rehine sorunları, covid 19 aşısı konusu ve bunlar gibi binlerce örneğin yanı sıra birikimlerimizin büyük kısmının dövizde olması, tasarruflarımızın yeterli olmayışı sonucu dış kaynağa muhtaç olmamız ya da beyin göçü veren bir ulus olmamız bu bağlamda üzerinde düşünülesi hususlar..
Yine Afyon’dan bir örnekle bağlayayım; yurtiçinde yapılan havaalanlarımızın mermer ve konveyör temini umarım Afyon’dan ya da yurt içinden sağlanmıştır ;doğrusu bu sorunun yanıtını ben bilmiyorum, uzun yıllar Ticaret ve Sanayi Odanız yönetiminde bulunmuş eski bir dost ile geçmişte yaptığımız sohbette paylaştığımız bir dilek idi, aklıma geldi.
Kısacası bağımsızlık yoksa ya da eksik ise bırakın iyi olmayı vasat olmak dahi mümkün değil.
Peki devlet, millet, kurum, birey bağımsız olabilmek için ne yapacak, nasıl yapacak ?
Her şeyden önce Atatürk’ün dediği gibi bilimin ışığından ve aklın yönetiminden uzak kalmayacak.
Değil uzak kalmak; yurttaşlar bu konuda kendilerinin, kurumlarının, toplumlarının, devletlerinin çağdaş en iyi standartlarda olduklarından emin olacak.
Nasıl emin olacak; birey hak ve özgürlüklerine sahip olacak, bu iradesinin toplumsal alana yansımasını sağlama sorumluluğunun/görevinin kendisine ait olduğunun bilincinde olacak…
Bu sahiplenme gereği konusunda da iki kitap tavsiyem olacak;
- Ulusların Düşüşü- Daron Acemoğlu, James Robinson
- Yüzleşme & Türkiye Vasatlıktan Nasıl Çıkar, Adnan Dalgakıran
İşte sivil toplum örgütlerinin önemi ve bu bağlamda AFSİAD’ın ve üyelerinin görev ve sorumluluğu da; Ülkemizin ve kurumlarımızın çok daha iyi yönetileceği,girişimcilerimizin dünya ile kolaylıkla rekabet edeceği en iyi, en istikrarlı, sürdürülebilir, öngörülebilir ortamın bilim ve aklın ışığında kurulması için topluma önderlik etmek.
Göreviniz, görevimiz; Cumhuriyetimiz için varlarını, yoklarını feda eden dedelerimiz ve ninelerimize borcumuz; bizden sonraki nesillere karşı da sorumluluğumuz.