Ekonomik Bakış
İnsanlık zor bir dönemden geçiyor. Küresel ölçekte ekonomik ve sosyal tahribata yol açan bir pandemi sürecini yaşıyoruz. Normal hayatlarımıza kavuşacağımız aydınlık günler yakın olsa da, daha gidecek yolumuzun olduğu aşikâr. Elbette, her musibette bir hayır vardır ve bizler de pandemi denen musibette edindiğimiz tecrübe ve dirayet sayesinde, Rabbimizin de izniyle, bu süreçten milletçe çok daha güçlü çıkacağız.
Pandemi sürecinde, başta gelişmiş denen Batı ülkeleri olmak üzere, dünyada şahit olduğumuz pek çok hazin olayı ne mutlu ki ülkemizde yaşamadık. Sağlık sistemimiz pandemi sürecine, Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın en büyük hayallerinden olan şehir hastanelerinin de üstün katkısıyla, ivedilikle adapte oldu. Nitekim çok kıymetli sağlık çalışanlarımızın azmi ve özverisi sayesinde pandemiyle mücadelede çok büyük yol kat ettik. Halihazırda etkili bir şekilde devam eden aşılama çalışmasının ilerlemesiyle de çok yakında pandemi meselesini büyük oranda ardımızda bırakacağımıza şüphe yoktur.
Elbette Türkiye pandemi sürecini sadece sağlık ve salgın yönetimi açısından değil, aynı zamanda ekonomi açısından da dikkate değer bir başarıyla yürütmüştür. Pandeminin yarattığı ekonomik tahribatla baş etme konusunda Türkiye dünyada parmakla gösterilen bir performans sergilemiştir. Nitekim salgının olumsuz etkilerini özellikle 2020 yılının ikinci çeyreğinde belirgin bir şekilde hissettik. Bununla birlikte alınan tedbirler ve kredi büyümesinin desteğiyle, yılın üçüncü çeyreğindeki yıllık yüzde 6,3 oranındaki büyümeden sonra dördüncü çeyrekte de yüzde 5,9 oranında (bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,7 artış) güçlü büyüme kaydettik. Türkiye 2020 yılında, dünyanın pek çok gelişmiş ekonomisi küçülürken, yakaladığı yüzde1,8’lik GSYH büyümesi ile, yıllık büyüme verisi açıklanan ülkeler arasında, Çin’in ardından dünyada en hızlı büyüyen ülke olmuştur. Bu müstesna büyüme performansı ile 0,3 olan YEP gerçekleşme tahmininin oldukça üzerine çıktık.
Nitekim öncü veriler ekonomimizdeki toparlanmanın hızla sürdüğü kanıtlamaktadır. Tüketici güven endeksi 2021 yılı Ocak-Şubat döneminde 2020 yılının son çeyreğine göre 3,2 puan artarak 2021 yılı Şubat ayında, 2018 yılı Ağustos ayından bu yana en yüksek değer olan 84,5 seviyesine yükselmiştir. Ekonomik güven endeksi 2021 yılı Ocak-Şubat döneminde 2020 yılının son çeyreğine göre 0,1 puan artarak Şubat 2021’de 95,8 seviyesine yükselmiştir. Keza pandemiye rağmen ihracatımız hız kesmemiş, bilakis 2021 yılı Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre % 9,6 artarak ulaştığı 16 milyar dolar ile cumhuriyet tarihinin Şubat ayı rekorunu kırmıştır. Böylece, son 3 aydır üst üste rekor büyümeye imza atan ihracatçılarımız, yılsonu 184 milyar dolar olan ihracat hedeflerini de 200 milyar dolara revize etmişlerdir.
Kuşkusuz ki pandemi gibi musibetlerin sebep olduğu krizler, sosyo-ekonomik bakımdan kolayca öngörülemeyen sonuçlar doğurur. Bununla beraber, Türkiye bu konuda pro-aktif bir yaklaşım benimseyerek zamanında harekete geçmesi sayesinde pandemi krizinin etkilerini büyük ölçüde azaltmayı başarmıştır. Devlet ile Millet el ele vererek bir krizin üstesinden gelmesinin en güzel örneklerinden birini sergilemiştir Türkiye pandemi boyunca Devletimiz elindeki tüm imkânları kullanarak esnafımızın, işçimizin, işverenimizin yanında olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. Nitekim 2021 yılı Şubat ayı itibarıyla Kovid-19 salgını ile mücadelede sağlanan destek tutarı 560,1 milyar TL’ye ulaşmıştır. Buna göre, ilaç, tıbbı malzeme ve sağlık personeli ödemeleri ile 14,2 milyar lira, sübvansiyonlu kredilerle 1,3 milyar lira, vergi indirimleri ile 15 milyar lira, kısa çalışma ve ücretsiz iznin SGK prim etkisi ile 16,6 milyar lira ve sosyal destek programı ile 6,4 milyar lira destek verilmiştir. Kısa çalışma ödeneği için 27,7 milyar lira ödeme yapılmıştır. Nakdi ücret desteği için 8,3 milyar lira, işsizlik ödeneği için 5,1 milyar lira, normalleşme desteği için 3,2 milyar lira, vergi ve SGK prim ertelemeleri için 69,4 ve kredi ertelemeleri için 125,1 milyar lira destek sağlanmıştır. Kullandırılan kredi toplamı da 267,8 milyar TL’dir. Yeni açıklanan Ekonomi Reform Paketi ile de yüzbinlerce küçük işletme ve esnafımıza vergi muafiyeti imkânı getirilmiştir.
İçinde bulunduğumuz pandemi süreci, sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma ve gelişme vizyonunun ne kadar önemli olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Nitekim Ekonomi Reform Paketi’nin üzerinde önemle durduğu başat konu istikrardır. Makroekonomik ve finansal istikrarı temel alan bu reform paketinin ardındaki ana düstur, sürdürülebilir ve dengeli bir büyüme modeliyle ülkemizi yakın gelecekte küresel ölçekte en güçlü ekonomilerinden biri haline getirmektir. Yüksek katma değerli ürünler üretebilen, dijital dönüşüme eklemlenmiş etkili bir sanayi ve girişimcilik ekosistemini destekleyen bir ekonomik yapıyı tesis etmek en önemli önceliğimizdir. Bunun sonucu olarak sanayi ve hizmet sektörlerinin rekabet gücü artacak, insan ve doğa kaynakları teknolojik ve dijital yeniliklerle tahkim edilerek üretim sistemimizin etkinliği ve verimliliği artırılacaktır.
Aslında bu bakımdan Afyonkarahisar’ın ekonomik potansiyeli, ülkemizin haiz olduğu ekonomik gücün seçkin bir örneğini teşkil etmektedir. Afyonkarahisar kültürel süreklilik ile ekonomik vizyonun bir araya gelip büyük bir potansiyelin ortaya çıktığı, gelişme ve kalkınma konusunda müstesna bir ilimizdir. Nitekim tarım-hayvancılık, gıda imalatı, madencilik ve termal turizm sektörleri itibarıyla halihazırda büyük bir güç taşımaktadır ve bunun daha da ileri götürülmesi elzemdir. Özellikle katma değeri artırmayı hedefleyen bir anlayışla daha da ilerilere taşınacak bir ekonomik atılım hem Afyonkarahisar’ın hem de ülke ekonomisinin geleceği için son derece önemlidir. Bu konuya bir örnek babında, pandemi sürecinde gıda sektöründe yaşanan sıkıntılar fevkalade önemlidir. Gıda tedarikinde küresel ölçekte yaşanan sorunlar bu meselenin bir ülke ekonomisi için ne kadar öncelikli olduğunu ortaya koymuştur. Afyonkarahisar’ın gıda üretimi ve tarım-hayvancılıkta Türkiye içindeki öncü konumu, aslında Türkiye’nin bu alanlarda ne kadar üstün bir kapasiteye sahip olduğunun nişanesidir. Bu noktada önemli olan, kalite ve verimlilik bilincini daha da geliştirerek katma değeri yüksek bir üretim anlayışıyla büyük bir sektörel atılım gerçekleştirmektir. Bu itibarla da Afyonkarahisar içinde yer aldığı bölgede öncü olacak bir kapasiteye haizdir. Köklü gıda üretimi geleneği, termal turizmi gibi müstesna alternatif turizm kapasitesi, namı dünyaya yayılmış mermercilik ürünleriyle Afyonkarahisar, Türkiye’yi geleceğe taşıyacak ekonomik vizyonun timsalidir.
Bizlere düşen en büyük görev, ahlakî ve manevi değerlerimizi asla elden bırakmadan, dünyadaki gelişmelere ve değişimlere adapte olarak, yüksek bir kalite ve verimlilik bilinciyle iş dünyamızı ve ekonomik sistemimizi daha da üstün bir yere taşımaktır. Ancak böyle bir misyon sayesindedir ki kadim geçmişimizin ulvi mirasını gelecek kuşaklara taşıyabiliriz.