1 Aralık 2021
Kıymetli Okurlar;
Dergimiz AFSİAD TREND’ in 3. Sayısı ile sizlerle buluştuğumuz için çok mutluyum. Büyük emek vererek hazırladığımız bu sayının, siz okurlarımızın faydalanacağı bir kaynak olmasını umut ediyor, derginin hazırlanmasında emeği geçen tüm paydaşlarımıza, yazılarıyla dergimize değer katan konuk yazarlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum. Pandemi nedeniyle fiziki toplantılarımıza ara vermiştik. Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğimiz “ AFSİAD İstişare Toplantısı “ ile uzun bir aradan sonra üyelerimizle bir arada olma fırsatı yakaladık. Yeni yıl ile birlikte sosyal birlikteliğimizi pekiştirecek etkinliklere devam edeceğimizin müjdesini vermek isterim.
Yakın zamanda tecrübe etmediğimiz, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ciddi boyutta ekonomik daralmaya neden olan salgın döneminin ardından ekonomi de dengelenme ve toparlanma yılı olarak görülen 2021 yılını geride bırakıyoruz. Hem ekonomide yaşanan karmaşayı hafifletmek hem de Dünya ticaretinin yeniden canlanması için ülkemizde ve özellikle Avrupa ülkelerinde genişleme ve destek paketleri uygulamaya konuldu. Bu sayede küresel ekonomideki toparlanma ve sosyal hayatla birlikte ekonomilerde normalleşmeyi de beraberinde getirdi. Dolayısıyla bu normalleşme daralan dünya ekonomilerini büyütmeye devam ediyor ve dünyanın talep hacmini artırıyor. Bu sayede ihracatta yakalanan güçlü toparlanma havasının etkisiyle 2021 yılının son çeyreğine beklentilerin üzerinde bir büyüme hedefi ile girdik. Makroekonomik görünümde en kötünün tamamen geride kaldığına işaret etse de bölgesel ayrışmalar devam ediyor. Dünya üzerinde ki ekonomilerin çoğunun 2021 sonu itibarıyla pandemi öncesi büyüklüklere erişeceğini düşünüyorum.
Ülkemizde ise salgının tesirinin bir hayli hafiflediği, kısıtlamaların olmadığı, turizmin de etkisiyle hizmet sektörünün büyük ivme kazanması ve perakende sektöründe yaşanan hareketliliğinde ülkemiz ekonomisinde yaşanan büyümeyi tetiklediğini görmekteyiz.
Ancak yılın son çeyreğinde yaşanan kur atakları vatandaşın tüketimini baskılayacak gibi görünse de, bu durumun ihracata olan olumlu yansımaları ile büyük bir katkının oluşacağını düşünmekteyim. Üretim yapan, istihdam sağlayan, ülkemizin geleceğine katkı sağlayan biz sanayici ve iş insanlarının küresel gelişmelerin ışığında değişen ve gelişen bakış açımızla ve yatırımlarımızla daha çok üreterek ve dolayısıyla daha çok ihracat yaparak Dünya ticaretinde çok daha etkin ve güçlü bir Türkiye oluşturmalıyız.
Ülke ekonomimizde uygulanan para politikasın da fiyat istikrarının sağlanması, sürdürülebilir büyüme; istihdam ve toplumsal refah artışı için ön koşul olmalıdır. Paramızın değeri korunarak düşük enflasyon ortamının kalıcı olarak tesis edilmesi halinde, makroekonomik ve finansal istikrar sağlanacaktır. Bu çerçevede, kalıcı fiyat istikrarının sağlanması ve sürdürülebilir kılınması için sanayici ve iş insanları olarak ortak akla dayalı, kararlı ve azimli bir mücadele göstermeliyiz.
Değerli okurlar;
Yeni sayılarımızda dopdolu içerikler ile karşınızda olmak ümidiyle, yeni yılın ülkemize ve siz değerli okurlarımıza iyilik ve güzelliklerle gelmesini temenni ediyorum.
Sevgi ve saygılarımla