Bilindiği üzere bu yıl Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderlik ettiği ve kahraman milletimizin birlik, beraberlik, azim ve inancıyla vücut bulan Milli Mücadele’nin ve Büyük Taarruzun 100’üncü yıldönümünü kutlamanın onur ve gururunu yaşıyoruz.
30 Ağustos, var olma ve yok olma arasında kendisine yol çizmesi gereken bir milletin topyekun şahlanışının eseridir. Milletimizin, vatanını ve devletini her hal ve şartta canı pahasına koruyacağının en büyük delilidir.
Bağımsızlık ruhu, bir asır önce bu topraklarda, kahraman şehitlerimizle ete kemiğe bürünmüş ve sonrasında bu ruh buradan bütün yurda yayılmıştır. 100’üncü yılını kutladığımız zafer, var olma ve yok olma arasında kendisine yol çizmesi gereken bir milletin topyekun şahlanışının eseridir. Milletimizin, vatanını ve devletini her hal ve şartta canı pahasına koruyacağının en büyük delilidir. Bu büyük mücadelemizin Başkomutanı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını, kahraman ordumuzun bütün askerlerini rahmetle ve minnetle yad ediyorum. Geçmişten bugüne bu toprakları bizlere vatan kılan bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyet diliyorum.
Büyük taarruzdan bize yalnızca bir zafer değil, ibret ve ilham alınması gereken dersler de miras kalmıştır. Sultan Alparslan’ın 1071’de ebedi yurdumuz haline getirdiği Anadolu, 1922’deki Büyük Taarruzla bir kez daha Türk yurdu olarak tescillenmiştir. Malazgirt’te Alparslan’ın duası; Söğüt’te Osman Gazi’nin göğsünde yeşeren bir tohuma dönüşmüş ve o tohum bir çınara dönüşerek asırlarca ayakta kalmıştır.
26 Ağustos 1922 sabahı Kocatepe’den top sesleri eşliğinde başlayan Büyük Taarruz, Malazgirt Zaferi’nden tam 851 yıl sonra, kıyamete kadar dimdik ayakta kalacak bir vatana dair milletimizin gösterdiği kararlılığı simgeler. 30 Ağustos ise, Başkomutanlık Meydan Muharebesi’yle vatan topraklarının düşman unsurlarından temizlendiği, milletimizin irade, cesaret ve fedakarlıklarının zaferle taçlandığı kutlu günü ifade eder. Milletimizin birliği ve beraberliği, emperyalizmin ördüğü duvarları birer birer yıkmış, bütün dünyanın hayranlıkla andığı bir destanın yazılmasına öncü olmuştur. 30 Ağustos, milletimizin tarihe vurduğu mühürdür. 30 Ağustos; dünden bugüne uzanan ve bugünden de ebediyete ulaşacak olan kopmaz bir zincirin altın halkasıdır.
30 Ağustos’tan bize yalnızca bir zafer değil, ibret ve ilham alınması gereken dersler de miras kalmıştır. Bu dersleri iyi öğrenmek, doğru idrak etmek mecburiyetindeyiz. Çünkü milletimizin varlığını ve değerlerini anlamak, Malazgirt’i, Çaldıran’ı, Çanakkale’yi, Sakarya’yı, Dumlupınar’ı ve nice zaferlerimizi anlamaktan geçer. Bu kutlu vazife; hem şehitlerimize karşı vefa borcumuz hem de gelecek nesillere karşı namus borcumuzdur.
İşte bu diriliş ruhunu diri tuttuğu için Afyorkarahisarlı hemşehrilerimi yürekten kutluyorum. Böyle vatan evlatları var oldukça, bu büyük istiklal şuuru bu topraklarda yaşadıkça bu milleti hiçbir güç yolundan döndüremeyecektir.
“Milli mücadelemiz asla bitmiş değildir”
Şunu özellikle ifade etmek isterim ki; ülkemize ve milletimize kasteden her türlü düşmanlığa karşı İstiklal davamız 100 yıl önce olduğu gibi bugün de aynı kararlılıkla yürüyor. Türkiye’nin büyümesinden rahatsız olanlar, önümüze engel çıkarmaya devam ediyorlar. Dün, topla tüfekle işgale yeltenenler, bugün sosyolojik, ekonomik ve politik yönden her yolu denemeyi sürdürüyorlar. Milli mücadelemiz, asla bitmiş değildir. Fakat dün olduğu gibi bugün de kararlıyız. Bu mücadeleyi de Allah’ın izniyle kazanacağız. Demokrasiye ve adalete sahip çıkarak kazanacağız. Birbirimizin hak ve hukukunu koruyarak kazanacağız. Ülkemize duyduğumuz sadakatin ışığında üreterek, okuyarak, bilgimizi, birikimimizi zenginleştirerek ve her zaman çok çalışarak hedeflerimize ulaşacağız.
Buradan derginiz aracılığıyla Afyonkarahisarlı gençlerimize de seslenmek isterim. Ben inanıyorum ki; gençlerimiz, içinde bulunduğu çağı yakalamış, düşünen, araştıran ve üreten pırıl pırıl bir gençlik olarak Türkiye’yi en yüksek seviyelere taşıyacaklar.
“Gençlerimiz bizim gözbebeğimiz”
Biz, Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak, bütün varlığımız ve imkanlarımızla gençlerimizin emrinizdeyiz. Ve gençlerimize diyoruz ki; gelin bu imkanları kullanın, proje geliştirin, okuyun, üretin, sivil toplum faaliyetlerine aktif katılım sağlayın. Onlarca projeyle ve her ili, her mahalleyi kapsayan yatırımlarla sporun imkanlarını sürekli geliştiriyoruz. Gençlerimiz, bizim göz bebeğimiz. Her şey gençlerimiz için.
Spor turizminde “marka şehir”
Anadolumuzun en önemli kavşak noktalarından birisi olan Afyonkarahisar, son yıllarda sağlık, termal, doğa, tarih ve spor turizminin önemli destinasyonlarından biri haline geldi. Spor turizmi konusunda bir “marka şehir” haline gelen Afyonkarahisar, içerisinde tenis kortları, spor salonları, yüzme havuzu gibi faaliyet alanlarıyla 15 bin kişilik Afyonkarahisar Stadyumu, bir stadın ötesinde büyük bir spor kompleksi olarak 7/24 hizmet vermektedir. Afyonkarahisar stadımızın açılmasıyla birlikte başta futbol takımları olmak üzere farklı branşlarda sporcular Afyonkarahisar’ı adeta bir kamp merkezi haline getirmiştir.
Yine 2018 yılından beri şehrimizde düzenlenen ve dünyada milyonlarca insanın soluk soluğa takip ettiği Dünya Motokros Şampiyonası, Afyonkarahisar’ın sporda marka şehir olmasında büyük bir öneme sahiptir. Hele bu önemli organizasyonda pistin herkes tarafından dünyanın sayılı pistlerinden biri olarak kabul görmesi bizleri gururlandırmıştır.
Hatırlanacağı üzere Mayıs ayında 131 üniversitenin 10 branşta 5 bin sporcunun mücadele ettiği Üniversite Ligi (ÜNİLİG) finallerine Afyonkarahisarımız evsahipliği yaptı. Sözkonusu müsabakalar vesilesiyle Türkiye’nin gençlerini buluşturan, milli mücadelenin öncü ve kilit şehri Afyonkarahisar’ı, yeni yatırımlarla buluşturmaya devam edeceğiz.
Örneğin, Emre Gölü’nde yapılacak binicilik tesisleriyle, bu tarihi bölgeyi hem spor turizmiyle hem geleneksel sporlarla ilgili çalışmaları da güçlendirerek daha farklı bir boyuta taşıyacağız.
Son olarak şunu ifade etmek isterim ki; Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde 20 yıldan beri Türkiye’nin her alandaki gelişme, her alandaki kalkınma mücadelesi hamdolsun çok ama çok büyük başarılarla çok anlamlı noktalara geldi. Türk sporunda çıtayı yükseltmek, Türkiye’yi bir spor ülkesi kılmak adına büyük emekler verdik. Geldiğimiz noktada sahip olduğumuz teknik imkanlar ve spordaki başarılarla Türkiye için artık ‘Bir spor ülkesidir.’ diyebiliyoruz. Afyonkarahisarlı hemşehrilerimizin de bizzat yakından takip ettiği Dünya Motokros Şampiyonası gibi uluslararası organizasyonlarda artık tercih edilen bir ülkeyiz. Bizler, sayın cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türk sporunu birkaç branşın arasında sıkışıp kalmaktan kurtardık ve daha önceleri hiç sporcu yetiştirmediğimiz branşlarda bugün rekorlar kırar seviyedeyiz.
Amacımız; devletin bütün imkanlarını ülkenin her köşesinde gençlerle buluşturmak. Daha önce de belirttiğim gibi devrim niteliğinde pek çok uygulamamız var. Yetenek taraması, Spor Yönlendirme Projesi, sporcu bursu, basketbol seferberliği 10 bin pota projesi, yüzme bilmeyen kalmasın projesi ve halkı, milleti, spora daha kolay bir şekilde eriştirme adına gerçekleştireceğimiz projeler… Ve Ben inanıyorum ki, tıpkı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da aynı heyecanla bu tabloyu daha yukarılara taşıyacağız.
Son olarak buradan Afyonkarahisarlılara seslenmek istiyorum. Gelin, bu güzel şehrimizi, yalnızca yolların değil, gönüllerin de kesiştiği Afyonkarahisarımızı hep birlikte büyütmeye, geliştirmeye devam edelim.
Esen kalın…