Bir İdare Felsefesi Olarak Kurumsal Yönetim
1990’lı yıllarda ortaya çıkan kurumsal yönetim kavramı, kurum, organizasyon ve şirket yönetimlerinde bir idare felsefesi olarak kabul görmüştür. Dar anlamda, şirket yönetimi, hissedarları ve paydaşları arasındaki yönetimsel ilişkiler bütününü ifade eden kavramın içeriği günümüzün ihtiyaçları doğrultusunda genişlemiş ve genişlemeye devam etmektedir.
Bir şirkette iyi bir organizasyona sahip olabilmek için gerekli olan formel veya informel kuralların bütünü geniş anlamda kurumsal yönetim olarak ele alınmaktadır. Şirket içi kural ve süreçlerin belirlenmiş olması kurumsal yönetim için gerekli olmakla birlikte aynı zamanda değişen koşullara göre bu süreçlerin yeniden ele alınabilmesi, şirketin geleceği açısından önemli görülen konularda stratejik kararlar verilebilmesi, iletişim ve motivasyonun sürdürülebilirliğinin sağlanması gereklidir. Kurumsal yönetimin tam anlamıyla tesis edilebilmesi için informel kurallar olarak kabul edilen kurumsal kültürün de şirket içinde yerleşik halde bulunması önemlidir. Kurumsal kültür bir şirket için en az formel kurallar kadar gerekli ve fonksiyoneldir. Yönetim organizasyonunun sürdürülebilirliğini kurumsal kültür sağlar. Çalışanların kurumsal çatıya olan aidiyetlerini pekiştirme fonksiyonunu kurumsal kültür üstlenir. Bir şirkette kurumsal kültürün yerleşmesi zaman gerektirmekle birlikte temellerinin şirketlerin kurucuları tarafından döşenmiş olması büyük önem taşımaktadır.
Sermayenin, mülkiyetin ve idarenin tek kişinin elinde toplandığı geleneksel yönetim modelinden kurumsal yönetime geçişin gerçekleşmesi değişen ekonomik koşulların etkisiyle söz konusu olmuştur. Şirketlerin giderek büyümeleri “sahiplik” olgusunun ortadan kalkmasına yol açmıştır. Bu noktada şirket sahibinden şirket yönetimine devrolunan bir erkten söz edilebilir. Hissedarların çoğalması, yapının artık tek kişinin kararlarıyla yönetilemeyecek kadar kompleks bir hale gelmesi, finansman ihtiyacının şirket dışı yeni ortaklıklar ve kaynaklarla karşılanması zorunluluğu beraberinde geleneksel yönetim modelinden kopuşu getirmiştir. Aile şirketlerinin kurumsal şirketlere dönüşümü sürecini de aynı çerçevede değerlendirmek mümkündür.
Ülkemizdeki bazı uygulamaların aksine kurumsal yönetim modeli, yapının hantallaşması, bürokrasinin artması veya karar alma süreçlerinin uzaması şeklinde yorumlanmamalıdır. Kurumsal bir şirket yönetiminde gerek kurum kültüründen gerekse yazılı şirket kurallarından istifade edilmekle birlikte esas gayenin hedeflere ulaşabilmek için gerekli organizasyonun kusursuz bir şekilde işlemesi olduğu unutulmamalıdır. Tüm kurallar bu amaca uygun şekilde tasarlanmalı, kurumsal kültürün yapı taşları şirket hedefleri ve sürdürülebilirliği doğrultusunda seçilmelidir. Kurumsal yönetim, manasız bir böbürlenmenin aracı değil belirli bir amaca ulaşmak için inşa edilmiş bir yapının faaliyetlerini sorunsuz bir şekilde gerçekleştirebilmesi için oluşturduğu yönetim felsefesidir. Bu felsefenin olmazsa olmaz ilkeleri ise tüm şirket paydaşları için adalet, şeffaflık ve denetimdir. Kurumsal yapının içindeki tüm bileşenler arasındaki iletişim kanalları açık tutulmalı, görev ve yetki gaspına alan açabilecek uygulamalardan kaçınılmalıdır. Kurallar esnek değil güncellenebilir olmalıdır. Yürürlükte bulunan kurallar değişen koşullar çerçevesinde güncellenmeli ancak kişi ve durumlara özel, istisnai şekilde uygulanmamalıdır. Aksi halde şirket bileşenleri kurumsal yapıya duydukları inancı yitirme noktasına geleceklerdir.
Kurumsal yönetim felsefesinin iş yaşamımızda kök salabilmesi için özellikle ekonomi tabanlı sivil toplum kuruluşlarına büyük görev düşmektedir. Sivil toplum kuruluşlarının aynı zamanda birer eğitim kurumu olduğu anlayışından hareket ederek kendilerine üye iş insanlarını şirketlerindeki yönetim modelini geliştirebilmek ve kurumsal çizgide tutabilmek adına bilgilendirmeleri önem taşımaktadır. Yeni yatırım ve organizasyonların toplam kalite yönetimi perspektifi ve kurumsal yönetim tasarımıyla hayata geçirilmesi sonradan yapılacak dönüşümlere göre çok daha konforlu ve düşük maliyetli olacaktır. Sürecin henüz başında yapılan planlamalar sonucunda kurum içi dirençle karşılaşma olasılığı düşmekte, gereksiz enerji ve motivasyon kayıplarının önüne geçilmektedir. İş insanlarımızın gerekli donanıma sahip olması, iyi uygulama örneklerini incelemesi ve yönteme ilişkin teorik bilgilere erişimi kurumsal yönetimin yaygınlaşması adına değerlidir. Tam da bu noktada devreye girerek önemli bir fonksiyonu üstlenen ekonomi tabanlı sivil toplum kuruluşlarımız gerçekleştirdikleri etkinliklerle sürece büyük katkı sunmaktadırlar. İş insanı örgütlerimizin ve çatı kuruluşlarının çalışma planlarına kurumsal yönetim odaklı faaliyetleri almaları yerinde bir karar olacaktır.
Afyonkarahisar Sanayici ve İşadamları Derneği’nin seçkin bir yayınında çalışma yaşamımız için son derece önemli konu başlıklarının ele alınıyor olması memnuniyet ve umut vericidir. Afyonkarahisarlı iş insanlarımızın bu ve benzeri çalışmalardan aldıkları destekler ile kariyerlerinde üstün başarılar elde etmelerini diler, AFSİAD Başkanı Sayın Kadir Sayın ve Yönetim Kurulu Üyelerini içten duygularımla tebrik ederim.
TÜGİK Genel Başkan Yardımcısı
Dr. Tanzer Polat YILMAZ