100. YIL DÖNÜMÜNDE BÜYÜK TAARRUZ VE MİLLİ MÜCADELE
- Dünya Savaşı sonunda imparatorluklar tasfiye olurken Osmanlı Devleti de Batılı büyük devletlerin Şark siyaseti neticesinde parçalandı. Savaş sonrasında imzalanan Mondros Mütarekesi ile İtilaf Devletleri, Anadolu’da stratejik noktalarda işgallere başladı. Türk milleti, bu işgaller karşısında Mustafa Kemal Paşa önderliğinde birleşerek binlerce yıllık vatanlarını düşman kuvvetlerine karşı savunmak için zorlu bir mücadeleye girişti. Yunan kuvvetlerinin 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgali ve Batı Anadolu’da ilerlemesi bütün yurt genelinde büyük bir infial yarattı. Bunun neticesinde Kuva-yı Milliye teşkilatları ile silahlı bir direniş başladı. Ardından TBMM’nin açılışı sonrasında bu kuvvetler düzenli bir orduya dönüştü ve TBMM orduları Batı Cephesinde çetin muharebeler gerçekleştirdi.
Öncelikli olarak İnönü Muharebelerinde Batı Anadolu’daki Yunan ilerleyişi durdurulmaya çalışıldı. Ardından 23 Ağustos-13 Eylül 1921 tarihleri arasında Mustafa Kemal Paşa’nın Başkumandan olduğu Sakarya Meydan Muharebesi’nde Yunan kuvvetleri mağlup edilerek Afyonkarahisar hattına geri püskürtüldü. Sakarya Savaşı’nın ardından TBMM Hükümeti bir dizi diplomatik girişimde bulundu. 20 Ekim 1921’de Fransızlarla Ankara İtilafnamesi imzalandı. Bu antlaşmayla müttefikler arasındaki birlik bir ölçüde parçalandı. Ancak Sakarya zaferine rağmen İngilizler tarafından desteklenen Yunan kuvvetleri, Anadolu’yu boşaltmamakta kararlı idi. TBMM Hükümeti, Ankara Antlaşması sonrasında Anadolu’nun boşaltılması taleplerini yinelese de diplomatik girişimler sonuç vermedi. Anadolu’dan Yunan kuvvetlerini atmak için bir taarruz savaşının yapılması zorunlu hale gelmişti. Türk ordusu, Başkumandan Mustafa Kemal Paşa önderliğinde işgalci kuvvetleri Anadolu’dan tamamen atmak için 26 Ağustos 1922’de Afyonkarahisar’dan Büyük Taarruz’u başlattı.
Tam bir inanmışlık ve adanmışla hareket eden Türk ordusu, 27 Ağustos 1922’de Afyonkarahisar’ı esaretten kurtardı. Akabinde 30 Ağustos 1922’de Başkomutan Meydan Muharebesi ile Yunan kuvvetleri Dumlupınar’dan Uşak-İzmir istikametine doğru sürüldü. Bu tarihten sonra Türk ordusunun takip harekatı neticesinde Yunan kuvvetleri 9 Eylül 1922’de İzmir’den tahliye edildi ve Batı Anadolu işgalden kurtarıldı.
Türk milleti, İstiklal Harbinde büyük fedakarlıklar gösterdi. Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde “Ya İstiklal Ya Ölüm” diyerek bütün maddi ve manevi unsurlarını zafer için seferber etti. Türk milletinin kaderinde son derece önemli bir yeri olan Büyük Taarruz; Mustafa Kemal Paşa’nın veciz bir şekilde ifade ettiği üzere “Kocatepe ruhu” olarak adlandırılabilecek bir ruhla kazanıldı. Mustafa Kemal Paşa; 30 Ağustos’ta sevk ve idare ettiği savaşın Türk milletinin yanında bulunduğu halde idare ettiği ilk ve son muharebe olduğunu, insanın milletle beraber olduğu zaman, kendisini son derece kuvvetli hissettiğini bildirmekteydi. Atatürk, söylev ve demeçlerinde Türk milletinin bu zaferi hangi şartlarda kazandığını sıklıkla dile getirdi. Ona göre Türk milleti “namusunu, yaşamını ve geleceğini kurtarmak için kendisinin bütün varlığına kasteden kuvvetleri yok etmeye kabiliyetinin, asaletinin ve azminin yeterli olduğunu” göstermişti. Türk milletinin azmi, dayanışması ve kahramanlığı neticesinde düşman darmadağın ve perişan edildi.
Türk milleti bağımsız olmanın bedelini, insanın elinde daha önemlisi olmayan şeyle; kanlarıyla, canlarıyla, evlatlarıyla, analarıyla, babalarıyla ve eşleriyle ödedi. TBMM, Türk askeri ve Türk milleti bir bütünün ayrılmaz parçaları olarak aynı coşkuyu ve heyecanı paylaştı. Bu anlamda Türk milletinin zaferin kazanılışındaki gayretleri ve geri hizmetlerin düzenlenmesi konusunda yaptığı çalışmalar takdire şayandı. Mustafa Kemal Paşa bu konudaki düşüncelerini ifade ederken bütün yaşam kaynaklarını, bütün araçlarını, ellerinde ne varsa ordunun hizmeti için hazır hale getiren ve kadın, çocuk hep beraber ordu taşımacılığına katılan halka ne kadar teşekkür edilse az geleceğini vurguladı. Keza oğullarını ve kocalarını cephenin ateş hattına gönderen ihtiyar analar, babalar, genç kadınlar, kağnı ve öküzden ibaret olan yaşam araçlarının başına geçerek orduyu izlemişlerdi. Türk milleti “malzemelerinin ilkelliğine rağmen ruhlarındaki çalışma isteği ve özveri hissiyle düşmanın binlerce otomobilden meydana gelmiş bir taşıma sistemi oluşturan teknik araçlarıyla yarışmışlardı”. Sonunda zafer inanç, azim ve kararlılık sayesinde Türk milletinin oldu. Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi sadece karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildi. Bundan daha ziyade milletlerin çarpışması ve bir imtihan sahası idi.
Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz ve 30 Ağustos zaferinin Türk tarihinin en önemli dönüm noktası olduğunu ilerleyen yıllarda da vurguladı. Türk tarihinin çok büyük ve parlak zaferlerle dolu olduğunu kaydeden Mustafa Kemal Paşa, Türk milletinin Dumlupınar’da kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu ve hem Türk hem de dünya tarihine yön veren etkili bir meydan savaşı hatırlamadığını ifade etti. 30 Ağustos 1924’te “Şehit Asker Anıtı”nın temel atma töreninde konuşan Mustafa Kemal Paşa’ya göre “yeni Türk devletinin, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırıldı; ölümsüz yaşamı burada taçlandırıldı”. Savaş meydanında akan Türk kanları, gökyüzünde uçan şehit ruhları, devlet ve Cumhuriyet’in ölümsüz koruyucuları oldu.
Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi sadece bir askeri zafer değildi. Büyük Taarruz’un en önemli sonucu, Türk vatanının ve Türk milletinin üzerine yapılmış olan hesapların Kocatepe’den, Çiğiltepe’den, Belentepe’den, Zafertepe’den ve Dumlupınar’dan dönmüş olmasıydı. Büyük Taarruz ve kazanılan büyük zaferle binlerce yıllık Türk yurdu haksız bir işgalden kurtarıldı. Ayrıca zafer, tam bağımsızlığı sağlayan Lozan Barış Antlaşması ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunu hazırlayan en önemli aşamalardan birisini oluşturdu.
Türk milletinin kazandığı zaferin yankıları Türkiye’nin sınırlarını aşarak her tarafa yayıldı. Bu zafer boyunduruk altında sömürge yaşamı süren halkları da etkiledi. Dünyanın dört bir yanındaki Müslüman halk bu zaferi “İslam’ın Hıristiyanlığa, Doğu’nun Batı’ya, Asya’nın Avrupa’ya ve Kemalist Türkiye’nin emperyalist İngiltere’ye karşı kazanmış olduğu en yüce zafer” olarak kutlamıştı. Balkanlar, İran, Mısır, Beyrut, Suriye, Cezayir, Tunus, Hindistan, Kıbrıs ve Irak gibi bir çok İslam coğrafyasından Mustafa Kemal’e kutlama telgrafları gönderildi. Suriye gazeteleri İslam dünyasını Türkiye’ye maddî yardım yapmaya çağırdı. Mısır’da Afyonkarahisar’ın geri alınması üzerine dükkan ve evlere Türk bayrakları asılarak sevinç gösterilerinde bulunuldu. Ayrıca Anadolu için yardım toplanmaya başlandı.
Büyük zafer ve Mustafa Kemal, kurtuluş ve özgürlüğün simgesi olmuştu. Kazanılan zafer yalnız Türkiye’nin kaderi ve geleceği üzerinde değil aynı zamanda bütün mazlum milletler nezdinde etki yarattı. Sömürge altında yaşayan topluluklar kendi yaşam ve bağımsızlıklarını tehdit eden ve baskı altına alan güçlere karşı Türk zaferinden ilham almışlardı. Bağımsızlıklarını kazanmanın mücadele ile mümkün olacağını görmüş ve bu mücadeleler zamanla başarıya ulaştırılmıştı.
Milli Mücadele ve Lozan Barış Antlaşması neticesinde Türkiye Cumhuriyeti, medeni dünya içerisindeki ülkelerle eşit haklara sahip, siyasal ve ekonomik bağımsızlığını elde etti. Sonraki aşamada yeni bir mücadele ile yani çağdaşlaşma ve iktisadi kurtuluş savaşı ile karşı karşıya kalındı. Milli Mücadelenin önderi olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kadrosu, modernleşme ve iktisadi kalkınmayı da hızla başarıya ulaştırdı. Türk milletinin savaş alanlarında elde ettiği başarıların zemininde yatan kararlılık, dayanışma, birlik ve bütünlüğün önemini ortaya koyan mücadele azmi, günümüzde ve gelecekte de birlik ve beraberliğin devamı için en etkili ve en önemli rehber ve yol gösterici olacaktır.
Son söz olarak şunu söylemek gerekir ki 2022 yılında 30. kuruluş yıl dönümünü kutlayan Afyon Kocatepe Üniversitesi, yüz yıl önceki “Kocatepe ruhu” ile genç kuşaklara eğitim verme misyonunu kararlılıkla sürdürerek Türkiye’nin güçlü yarınlarına katkı sunmaya devam edecektir.
Prof.Dr. Mehmet KARAKAŞ
Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü
Kaynaklar
Atatürk, Mustafa Kemal, Nutuk, 1919-1927, (yay.haz. Zeynep Korkmaz), Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 2004.
Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, T.B.M. Meclisinde ve C.H.P. Kurultaylarında (1919-1038), C. I-III, 5. baskı, TİTE Yay., Ankara 1997.
Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, C. IV, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 1991.
Ayışığı, Metin, “30 Ağustos Zaferi ve İstanbul’daki Yankıları”, Tarih ve Toplum, C. 18, S. 105, (1992), s. 132-146.
Eraslan, Cezmi, “Atatürk’ün Büyük Taarruz Değerlendirmeleri”, AKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 86. Yılında Kocatepe-Büyük Taarruz Özel Sayısı, C. X, S. 2, (Ağustos 2008), s. 15-27.
Kurnaz Şahin, Feyza, “Büyük Taarruz Sırasında Sıhhi Hizmetler”, Büyük Taarruzun 90. Yılında Milli Mücadele ve Zafer Yolu, 02-04 Ekim 2012/Uşak, C. II, (yay.haz. A. Güvenç – M. Saygın), Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 2014, s. 1251-1261/11.
Şahin, Gürsoy, “Kocatepe Ruhu” Büyük Zaferin Kazanılmasındaki Psikolojik Faktörler”, Atatürk ve Büyük Taarruz Kahramanlarına Armağan, Edt. G. Şahin, Afyon Kocatepe Üniversitesi Yayını, Afyonkarahisar 2010, s. 227-247.
Üçüncü, Uğur, “Büyük Taarruz Zaferinin Ortadoğu’da Yansımaları”, Tarih Okulu Dergisi (TOD), Yıl 11, Sayı XXXVII, (Aralık 2018), s.703-721.