SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI M.FATİH KACIR: LİDER ÜLKE, LİDER MİLLİ TEKNOLOJİLER.
Dünya tarihi, yeni ve keskin dönemeçlerden geçmekte, ticarette korumacılığın yükseldiği, yerel üretim, yakından tedarik, dostlardan tedarikin ana akımlar haline geldiği günümüzde, eski dünyanın yerine yenisi kurulmaktadır. Türkiye’de bu büyük dönüşümü, Cumhuriyet’in ikinci asrına adım attığı bugünlerde göğüslemiştir.
Bugün geriye dönüp baktığımızda ‘keşke öyle olmasaydı’ dediğimiz ne varsa son 21 yılda yerine koymaya, oldurmaya, gerçeğe dönüştürmeye gayret ettik. ‘Keşke’lerin yerlerini ‘iyi ki’lere bırakmasını sağladık. Sanayileşme tarihimizin seyrini değiştirmeyi Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde AK Parti iktidarlarıyla milletçe başardık. Askeri insansız hava aracı üretiminde dünyada lider, ticari araç, güneş paneli, beyaz eşya, çimento üretiminde Avrupa’da birinci, 21 yıl içinde Organize Sanayi Bölgesi sayısını 353’e çıkaran, üretimdeki sanayi alanı sayısını 58 bine, istihdamı 2,5 milyona yükselten, çelik ihracatını 24 milyar dolara, makine ihracatını 23 milyar dolara, kimya ihracatını 30 milyar dolara, otomotiv ihracatını 32 milyar dolara yükselten bir Türk sanayii inşa ettik.
Türkiye, Dördüncü Sanayi Devriminin sunduğu ortamı küresel rekabette daha güçlü olması, sürdürülebilir kalkınma ve toplumsal refah artışı için bir fırsat olarak görmektedir. Dördüncü Sanayi Devriminin gerektirdiği dönüşüm için en önemli model ise savunma sanayiinden gelmektedir.
Millî Teknoloji Hamlesi’nin Öncü Sektörü: Savunma Sanayii
Bugün hayatımızı büyük ölçüde dönüştüren, bireysel yaşamımızdan iktisadi faaliyete değişime yön veren teknolojik gelişmelerin pek çoğu savaş dönemlerinde geliştirilen ürün ve sistemler sonucu ortaya çıktı. Kişisel bilgisayarlar, internet, uydu teknolojileri, radarlar, jet motorları, grip aşıları, penisilin… Araştırma motivasyonu yüksek, yetkin ekiplerin, devlet destekleri sayesinde ortaya çıkardığı işler savaşların seyrine yön vermekle kalmadı, zamanla sivil alanda ticarileşen uygulamalara da kapı araladı.
Türkiye savunma sanayii, 2000’li yılların başından bu yana büyük sıçrama gerçekleştirmiştir. Bugün ana yüklenicileri, alt yüklenicileri, KOBİ’leri, araştırma kuruluşları, üniversiteleri, geliştirdiği özgün ürünleri ve ihracatıyla Türkiye’nin en önemli sektörlerinden biri haline gelmiştir. Artık Türkiye’nin millî ve özgün savunma sanayii ürünleri, dünyada savaş paradigmasını ve jeopolitik dengeleri değiştirici unsurlar olarak tanımlanmaktadır (SSB, 2022; Marson ve Forrest, 2021).
Türkiye’nin küresel rekabet gücünü artıracak, ekonomik ve teknolojik bağımsızlığını temin etme hedefiyle oluşturulan “Millî Teknoloji Hamlesi”, savunma sanayiinde olduğu gibi sivil alanda da paradigma değişimlerine odaklanmayı, yerli ve millî üretim ile tasarım kabiliyetlerini güçlendirmeyi hedeflemiştir.
Türkiye olarak, Milli Teknoloji Hamlesi yolculuğunda AR-GE ve inovasyona her daim öncelik verdik, yıllık 12 milyar dolara yükselen AR-GE harcamalarına sağlanan destek mekanizmalarıyla özel sektörün AR-GE kültürünü benimseyerek teknoloji ve inovasyon altyapısında öncü rol üstlendik.
Bu yıl TÜBİTAK eliyle 180 üniversitenin ve 2 bin 600 firmanın 7 bin 500’den fazla projesine 5,1 milyar lira destek sağladık. 60 şehirde kurulan 101 teknoparkta 9 bin 951 girişimle teknoloji geliştirme yolculuğunu sürdürüyor ve 1623 AR-GE ve tasarım merkeziyle kurulan altyapının meyvelerini alıyoruz.
Bugün Ülkemiz, yerli patent başvurularında 12’nci, marka başvurularında 4’üncü, tasarım başvurularında ise 2’nci sırada yer almaktadır. Türkiye’de 21 yıl önce 414 olan yerli patent başvuru sayısı, geçen yıl 9 bin 9’a ulaşmıştır.
Son 5 yılda yüzde 66 artış gösteren yüksek teknoloji üretiminin, domino taşı etkisi oluşturarak gelecek dönemlerde ihracata önemli katkılar sunacağını düşünmekteyim. Savunma sanayii alanında yıllık 240 milyon dolardan 5,5 milyar dolara yükselen ihracatımız bunun en güzel örneğidir. Elbette tam bağımsızlık ve kalkınma hedeflerimize erişmek adına bu başarıları savunma sanayii ile sınırlı tutamayız. Ama savunma sanayiindeki başarı ve tecrübeden çok şey öğrendik. Yeni bir endüstri politikasını bu öğreti temelinde inşa ettik.
Lider milli teknoloji girişimleri çıkaracak, kamu öncülüğünde etkin sanayi politikaları yürüteceğiz. 5G teknolojilerinden uçan akıllı mobilite sistemlerine, bataryadan çip teknolojilerine, güneş panellerinden rüzgar türbinlerine, biyoteknolojik ilaçlardan yeni nesil uydu teknolojilerine, hızlı trenlere birçok alanda büyük atılımlar gerçekleştireceğiz. Yüksek hızda gecikmesiz iletişim sağlayan 5G’ye geçerken, yerli ve milli haberleşme altyapımızı inşa edeceğiz. Uçan akıllı mobilite ile birlikte Türkiye için bir fırsat penceresi doğacak. Savunma sanayiinde insansız hava araçlarıyla elde ettiğimiz kazanımları bu alana taşıyarak dünyanın öncü ülkelerinden biri olacağız.
Katma değerli üretimi artıracak, cari açığı azaltacak projeleri AR-GE’den yatırıma desteklemekteyiz. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’na devam ediyor, makine, mobilite, üretimde yapısal dönüşüm, sağlık ve kimya ile dijital dönüşüm alanlarında desteklediğimiz, orta yüksek ve yüksek teknoloji odaklı 66 milyar lira yatırım tutarında 185 proje ile cari açığın kapanmasına yılda 7 milyar dolar katkı sağlayacağız.